Hipnoz, tarihsel olarak farklı medeniyetlerde, farklı kültürlerde ve dönemlerde farklı isimler altında kullanılmış doğal bir zihinsel fenomendir. Günümüzde hipnoz, bireylerin kendi iç dünyasını keşfetmesine; duygu ve davranışlarda olumlu değişiklikler yapmasına ve bazı psikolojik rahatsızlıkların üstesinden gelmesine yardımcı olabilen bir terapi yöntemi olarak kullanılıyor. Bu makalede, hipnozun ne olduğunu, nasıl çalıştığını ve ne tür durumlarda kullanılabileceğini daha yakından inceliyoruz. Ayrıca, hipnozun psikoloji alanındaki rolünü ve terapötik etkilerini anlamaya yönelik bilimsel bakış açısını da ele alıyoruz.
Yazı İçeriği:
Hipnoz Nedir?
Hipnoterapi olarak da bilinen Hipnoz, psikolojik veya duygusal kökenli bozuklukların tedavisinde kullanılabilen terapötik bir yöntemdir. 19. yüzyılda ve 20. yüzyılın başlarında hipnoz, geçerli bir tıbbi tedaviden ziyade merak konusu olmuş ilginç bir fenomen olarak görülüyordu. Ancak günümüzde hipnoz, bilimsel bir terapi aracı olarak kabul edilmektedir. Yüksek konsantrasyon, odaklanma ve genellikle gevşeme halinin eşlik ettiği hipnoz günümüzde hala bilimsel araştırmalara konu olmaktadır.
Hipnoz tedavinin kendisi değil, tedaviye yardımcı bir araçtır. Bu nedenledir ki hipnoz uygulamayı bilmek, hipnozla terapi yapmayı bilmekle aynı şey değildir. Kısacası, hipnozun kendisi tek başına bir tedavi olmayıp psikolojik ve tıbbi tedavi süreçlerine yardımcı bir araç olarak, tamamlayıcı terapi yöntemi olarak kullanılmaktadır. Bazı konularda birincil yöntem olarak da çok etkilidir. (Örn. fobiler).
Hipnozun Teknik Açıklaması
Hipnozun bilimsel teknik açıklaması ve bilinçaltımızın nasıl çalıştığını anlamak için bu videomu izlemeniz faydalı olacaktır. Hipnoz seansı için randevu aldıysanız, ilk seansa gelmeden önce bu videoyu izlemenizi rica ederim. Böylece seans süremizi daha verimli kullanabiliriz.
Hipnoz Olmak Ne Demek?
Hipnozun ABD’deki tanımı “…zihnin kritik faktörünü atlayarak kabul edilebilir, seçici düşünce halinin oluşturulmasını sağlamak”. Başka bir deyişle hipnoz olmak, zihnin bilinçli ve bilinçaltı (bilinç dışı) kısımları arasındaki sınırı gevşeterek (kritik faktör), modası geçmiş inançlara meydan okuyarak onları gözden geçiren, telkinlerin bilinçaltı tarafından işlenmesine ve kabul edilmesine izin veren bir zihin durumudur.
Hipnotize olduğunuzda, belirli bir fikir veya düşünceye, çok yoğun bir şekilde konsantre olabilirsiniz. Hipnoza girme konusunda siz de gayretli ve istekli olduğunuz sürece, hipnoz tedavisinden elde etmek istediğiniz olumlu sonuçlara yoğun bir şekilde odaklanabilir ve yüksek düzeyde bir telkin edilebilirlik seviyesine ulaşabilirsiniz. Böylece hipnoterapi ile istediğiniz sonuçları almanız olası hale gelir.
Hipnoterapide kullanılan klinik hipnoz uygulamaları, telkin edilen düşünce ve fikirlere odaklanma kapasitenizi artırır. Böylece bedenimizin ve duygularımızın, bazı uyaranlara karşı verdiği işlevsel olmayan tepkileri yeniden çerçevelendirmek mümkün olur. Hipnoz, hayal gücümüzün ve zihninizin doğal yeteneklerinin kullanılmasına ve hedeflediğiniz terapötik tepki veya değişikliklere ulaşmanıza yardımcı olan güçlü bir araçtır.
Hipnozun Amacı Nedir?
Hipnoterapi uygulamalarındaki amaç, klinik hipnoz prensiplerini kanıta dayalı diğer terapi disiplinleriyle birleştirerek (örn: Bilişsel Davranışçı Terapi – BDT), tedavi planının tasarımında çeşitliliği olan terapötik yaklaşımlar kullanmak suretiyle danışanın değişim ihtiyaçlarını en iyi şekilde karşılamaktır.
Etkili bir terapi süreci hem en etkili Hipnoz tekniklerinin hem de Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) gibi diğer kanıta dayalı terapi yöntemlerinin birlikte kullanımıyla oluşturulur. Bu terapötik yaklaşımı Bilişsel Davranışçı Hipnoterapi (BDH) olarak adlandırıyoruz.
Hipnoz Nasıl Yapılır?
Hipnoterapi adı da verilen hipnoz uygulamalarının temelinde gevşeme, konsantrasyon ve odaklanma vardır. Hipnoterapist, önce bireyin hipnotize olmak için ihtiyaç duyduğu kısa bir psiko-eğitim ve bilgilendirme sürecini (mayalama sürecini) tamamlayarak bireyi hipnoza hazırlar. Hipnotik zihin durumunu oluşturabilmeniz için verilecek olan basit talimatları elinizden geldiğince takip etmeniz istenir.
Kısa bir mayalama evresinden sonra hipnoterapist, telkin veya imgeleme egzersizlerinin izdüşümlerinin bireyin bilinç dışına ulaşmasına imkân veren hipnotik zihin durumunu oluşturmak için danışana bazı talimatlar vermeye başlar. Buna hipnotik indüksiyon denir. Danışan, verilen talimatları uygulama konusunda istekli, iş birliği halinde ve gayretli olduğu sürece belli bir derinlikte hipnoza girmesi çok kolay olacaktır.
Uyum içinde ve iş birliği içinde çalışan danışan ve hipnoterapist, söz konusu problemi gidermek üzere bazı telkin ve imgeleme egzersizleri içeren hipnotik çalışmalar yaparlar. Kişiler hipnozdayken uyumaz. Sürece aktif katılım halindedir. (Hipnoz, uyku hali değildir).
Hipnozdan fayda görmek için terapistin talimatlarını uygulama konusunda birazcık gayretli olmanız, daha iyi sonuçlar almanıza yardımcı olacaktır. Zira hipnoz, birinin diğerine yaptığı bir şey değil, iki kişinin iş birliğiyle oluşan bir zihin durumudur. Hipnoz olmayı kendisi de istemeyen birini hipnoza almak mümkün değildir.
Hipnoz Olmak Nasıl Bir Duygu?
Genel olarak, insanlar hipnozu rahatlamış, odaklanmış farkındalık ve özümseme olarak deneyimlerler. Hayal kurmak, müzik dinlemek, kitap okumak ya da televizyon izlemek, uyanmadan ve uyumadan hemen önceki zaman gibi gün içinde girip çıktığınız durumlara benzer. Bir şeye yoğun bir şekilde konsantre olduğunuzda zamanın nasıl geçtiğini anlamadığınız durumlar gibidir.
Hipnoz olmak, aslında bir beceri eğitimi alıştırmasıdır. Düzenli olarak bir hipnoterapist ile hipnoz çalışmaları yaptığınızda, birkaç seans sonra hayal gücünüzü kullanmakta daha usta hale gelirsiniz. Görselleştirme (imgeleme) yeteneğinin yanı sıra hipnoza yatkınlık düzeyi de daha yüksek olan kişiler genellikle daha ilk seanstan itibaren gelişim göstermeye başlayabiliyorlar. Hipnozla etkileşim yeteneği daha düşük olan kişiler ise seanslar ilerledikçe her seferinde daha derin hipnoza girerek telkinleri içselleştirmeleri zamana yayılabilir.
Hipnoterapist, terapötik telkinleri daha kolay kabul edebilmeniz ve hipnoza girme becerinizi artırmak için önceden bazı testler ve egzersizler uygulayarak, sizi hipnoza hazırlayacaktır. Unutmayın; kovanızı suyla doldurmak için kuyunun en derin noktasına daldırmanıza gerek yoktur. Yani, derin hipnoza da girseniz, hafif hipnoza da girseniz, hipnozun faydasını görürsünüz.
Hipnoza genellikle bir rahatlama, içe dönük dikkat ve gevşeme hissi eşlik eder. Ancak her gevşeme, hipnoz değildir.
Günlük hayattaki hipnoz durumları
Herkes hipnotik telkinlere belli bir ölçüde tepki verme yeteneğine sahiptir. Hipnozun nasıl bir şey olduğuna bir örnek verelim: Örneğin, bir kitapta betimleyici bir hikâye okuyorsak, doğal olarak okuduğumuz sahneleri ve karakterleri hayal ederiz, öyle değil mi? Hatta muhtemelen onlara zihnimizde bazı yüzler ve sesler veririz. Hikâyeye kendimizi gittikçe daha fazla kaptırdıkça, zihnimizi o sırada meşgul eden diğer her şeye kendimizi kapatma eğiliminde oluruz. Hikâyenin içine gireriz. Dış uyaranlara kendimizi kapatabiliriz. Birisi bize seslense, duymayabiliriz. Yüksek bir konsantrasyon halindeyizdir.
Kitabımızı kapattığımızda okuduğumuz hikâyeye takılıp kalmıyoruz, öyle değil mi? Günlük hayatımıza devam ediyoruz, hemen başka bir aktiviteye geçiyoruz. Hipnozdan çıkmak da aynı şeydir. Hipnoz seansı bittikten sonra dikkatimizi kolayca başka bir şeye verebilir, günlük hayatımıza dönebilir veya terapi seansının bir sonraki bölümüne geçebiliriz.
Aslında bir film izlerken de aynı şey olur… Örneğin, sinemaya gittiğimizde yanımızda eşimiz, dostumuz, arkadaşımız oturuyordur; salonda bir sürü insan; önde diğer seyircilerin kafasını görürüz… Ancak film başladıktan 10 dakika sonra artık hepsi kaybolur ve biz filmi izlerken o deneyiminin içine gireriz. Filmin aktardığı tüm görsel ve işitsel telkinleri alır, filmin verdiği hisleri tüm duyularımızla simüle ederiz. Duygusal bir filmse duygulanırız, aksiyon filminde heyecanlanırız. Diğer her şeye kendimizi kapatarak, filmin tadını çıkarmayı seçeriz.
Bu bağlamda ele aldığımızda, TV izlemek de hipnotik bir deneyimdir. (İzlediğiniz dizi, haber programı ve filmlere dikkat edin). Discovery Channel Tv kanalında “Uçak Kazaları Belgeseli”nin tüm bölümlerini izleyerek uçak fobisi geliştiren danışanlarımın olması, TV izlemenin ne kadar güçlü bir hipnotik deneyim olduğunun en güzel kanıtlarındandır.
Tıpkı bu örneklerde olduğu gibi, hipnoz sırasında kendimizi telkinlere ve hayal gücümüze kaptırırız. Hipnotik deneyimle hayal gücümüzün katmanları arasında dolaşırız. Deneyimin içine gireriz. Tabi bu tamamen sizin seçiminize bağlıdır. Film izlerken nasıl ki kendi kendimize sürekli “Bu gerçek değil ki… Süpermen diye bir kişi yok. Uçan adam mı olur…” diye hatırlatmayarak filmin tadını çıkarmayı seçiyoruz; aynı şekilde, hipnozun tadını çıkarmak için kendimize izin vermek de kendi seçimimiz olacaktır.
Hipnozda kontrolümü kaybeder miyim?
Hipnotize olurken kontrol daima sizdedir. Seanslar sırasında hangi telkinleri kabul edeceğinizi seçmekte özgürsünüz. Normalde seansta söylenen ve yapılan her şeyin farkındasınızdır. Hipnoz sırasında, hipnotistin söylediği her şeyi duyacaksınız. Hipnoz, bilinç kaybı değildir. Hatırlamak istediğiniz her şeyi de hatırlayacaksınız. Seanstan sonra, sıradan bir sohbette hatırladığınız kadarını, yani hatırlamak istediğiniz kadarını hatırlarsınız. Zaten her şeyi hatırlamanız gerekiyor çünkü probleminizi aşma konusunda hipnozla gerçekleştireceğiniz değişim ve dönüşüm, seanslar sırasında edindiğiniz iç görülerinizden gelecek.
Hipnoz sırasında normalde yapmayacağınız bir şeyi yapmaz, normalde söylemeyeceğiniz sırlarınızı ifşa etmezsiniz. Bu nedenledir ki hipnoz ile birine yalanını itiraf ettirmek mümkün değildir. Aksine; hipnozdayken kişiler isterlerse çok daha ustaca yalan söyleyebilirler. Zira çok yüksek bir konsantrasyon halindedirler.
Hipnoz Uyku mudur?
Hipnoz uyku değildir. Ancak hipnotist, uygulama sırasında zaman zaman “uyku” ya da “uyu” kelimelerini kullanabilir. Bu sadece bir metafordur; “derin bir şekilde rahatlayın” demenin kestirme yoludur. Hipnotist uyu kelimesini söylese bile siz zaten uyumamalısınız. Yoksa hipnotist sizi uyandırıp seansa yeniden başlamak zorunda kalacaktır. Uyursanız hiçbir telkini almazsınız; hipnotistin talimatlarını duymayacağınız için terapiye de eşlik edemezsiniz. Ne demiştik; “Hipnoz, birinin diğerine yaptığı bir şey değil, iki kişinin etkileşimi ile olur”. Yani sizin de iş birliğiniz şarttır. Uyursanız, bu mümkün olmaz.
Herkes Hipnotize Edilebilir mi?
Herkes hipnoza girebilir. Ancak her kişinin hipnoz deneyimi, kendine özgü olacaktır. Sadece aşırı korku, bilgi eksikliği veya yeterince konsantre olamamak, nadiren kişinin hipnoza girememesine neden olabilir. Ancak hemen hemen herkes, belli bir derinlikte hipnoza girer. Hipnozun faydasını görecek bir kalitede hipnoza girebilmek için tek yapmanız gereken: çok kolay olan bazı talimatları takip etme konusunda istekli olmak; normal zekaya sahip olmak; ve istediğiniz değişiklikleri elde etmek için gerekli iş birliğini yapmaya gönüllü olmak. Böylece herkes gibi siz de belli bir derinlikteki hipnoz seviyesine mutlaka girersiniz.
Hipnoz olmak istemeyen birini kendi isteği dışında hipnoz etmek mümkün değildir. Ayrıca psikotik rahatsızlıkları olanlar, mani, şizofreni, ağır depresyon gibi durumlarda hipnoz yapılmamalıdır.
Hipnoza girme yeteneği, tüm insanlarda doğal olarak mevcuttur. Hepimiz, her gün hipnotik deneyimler yaşarız. Örneğin evden çıkarken anahtarlarınızı arayıp bulamadığınız oldu mu hiç? Sonra masanın üstünde duruyor olduğunu fark edip “masaya birkaç kere bakmıştım, orada değildi” diye düşündüğünüz oldu mu? Geçen gün evde dakikalarca cep telefonumu aradım, oysa telefonum elimdeymiş… Size de oldu mu hiç? İşte tüm bunlar, gün içinde doğal olarak girdiğimiz hipnoz durumlarına birer örnektir.
Hipnoz neden herkeste aynı etkiyi göstermez?
Hemen hemen herkes hipnotize olabilse de hipnoz herkeste aynı kalitede sonuç vermeyebilir. Hipnozun neden herkeste aynı şekilde işe yaramadığı hakkında bazı teoriler var ancak hipnoza alma tekniklerinin kişinin özelliklerine göre tasarlanması gerektiği için bu konuda hipnotistin bilgi, beceri ve tecrübesi de belirleyici faktörlerdendir. Bazı araştırmacılar, kişinin hipnozun işe yarayıp yaramamasını sağlayan kişilik özellikleriyle doğduğuna inanırken, diğer araştırmacılar ise hipnotize olma yeteneğinin öğrenilen bir beceri olduğuna inanıyor.
Bireyin telkin edilebilirlik kapasitesi, sanıldığı gibi zayıf bir iradeye sahip olmakla veya zeka seviyesi ile alakalı değildir. Zeka seviyesi yüksek olan biri aslında hipnoz için daha iyi bir aday olabilir çünkü bu kişilerin konsantrasyon ve hayal güçleri daha yüksek olabildiği gibi sonuç almak için de gayretli olacaklardır. Hipnozdan en iyi sonuçları alan kişilerin birkaç ortak noktası var gibi görünüyor:
- İyi bir hayal gücü
- İmgeleme/görselleştirme yeteneği
- Konsantre olma ve zihinsel odaklanmayı sürdürme yeteneği.
Hipnoz Yasal ve Bilimsel midir?
Hipnoz, Amerikan Tabipler Birliği tarafından 1958’den beri kabul görmüş, güvenli bir yöntemdir. Türkiye’de de her sene Türk ve yabancı psikiyatrist ve psikologların katılımıyla, Uluslararası Hipnoz Kongreleri yapılmakta.
Doktor, psikolog, psikiyatr, psikolojik danışman ve terapistler, her geçen gün hipnoz eğitimlerine daha fazla ilgi duyuyor. Hipnoz uygulamak, üniversitede öğretilmez. Örneğin bir psikolog üniversiteden mezun olduktan sonra terapilerinde “Bilişsel Davranışçı Terapi, Şema Terapi, EMDR Terapisi” ve benzeri terapi yöntemlerini öğrenip uygulayabilmek için nasıl ki bu yöntemlerin eğitimini ayrıca alıyor; aynı şekilde, terapilerinde Hipnoterapiyi kullanmak isteyen uzmanlar da ayrıca hipnoz eğitimi alırlar.
Hipnoterapi Nedir?
Hipnoterapi, hipnozla tedavi anlamına gelir. Hipnozun terapi amacıyla kullanılmasına denir.
Bilinçli ve bilinç dışı zihinlerin nasıl çalıştığı; zihnin çalışma prensiplerinin Hipnoz ve Hipnoterapiyi nasıl mümkün kıldığı hakkında daha fazla bilgi için tamamen hipnoz konusuna adanmış olan, Hypnotistanbul sitesini ziyaret edebilirsiniz.
Hipnotize Olduğumu Nasıl Anlarım?
Hipnoza girerken, muhtemelen aşağıdaki fiziksel, duygusal ve zihinsel etkilerin bir kısmını veya tamamını deneyimleyeceksiniz:
- Nefes alış verişi derinleşir ve yavaşlar
- Zihin ara sıra farklı günlük düşüncelere sürüklenir, ardından oturum içeriğine tekrar geri döner.
- Artan farkındalık ve yüksek bir odaklanma olur. (Hem zihinsel, hem fiziksel hislere odaklanma)
- Kan dolaşımı yavaşlar, ellerde ve ayaklarda karıncalanma, uyuşma olur.
- Genellikle derin bir gevşeme hali hissedilir
- Ağırlık/hafiflik hissi, özellikle gözlerde, ellerde ve ayaklarda görülür
- Gözler titrer (REM uykusu sırasındaki göz hareketlerine benzer). Çok derin hipnozda, gözler yukarı yuvarlanır.
- Ağız kuruluğu ve ara sıra yutkunma görülebilir.
- Kaygı ve endişe ortadan kalktıkça, sakinlik ve rahatlama hisleri ve duyumları artar.
- Zaman algısı değişir. Bazen 40 dakika süren bir seans, 10-15 dakika gibi hissedilebilir. (Bu fenomene “time distortion” denir).
Hipnozu Kim Buldu?
Hipnozun “bulunmuş” ya da tek bir kişi tarafından keşfedilmiş bir şey olarak nitelendirilmesi doğru olmaz. Çünkü hipnoz, tarihsel olarak farklı kültürlerde ve dönemlerde farklı biçimlerde ve isimlerde uygulamalarla var olmuştur ve insanoğlunun doğasında zaten var olan bir zihin durumudur. Hipnozun tarihi çok eski zamanlara dayanır ve birçok kültürde farklı biçimlerde uygulanmıştır. Ancak modern hipnozun gelişimi ve bilimsel olarak kabul görmesinde elbette ki farklı kişilerin büyük katkıları olmuştur. Milton Erickson, James Braid, John Kappas, kendi ekollerinde ilk akla gelenlerdir.
19. yüzyılın sonlarında Jean-Martin Charcot, Pierre Janet ve Sigmund Freud gibi psikiyatristler, hipnozu bir psikoterapi aracı olarak daha fazla araştırmış ve geliştirmiştir. Freud, hipnozu psikanaliz pratiğine entegre ederek, hastaların bilinçaltındaki düşünceleri ve içsel süreçleri keşfetmede bir araç olarak kullanmıştır. Hipnozun modern uygulamaları, zaman içinde pek çok araştırmacı ve klinisyen tarafından geliştirilmeye devam etmiştir. Günümüzde hipnoz, tıbbi, psikolojik ve davranışsal problemlerin tedavisinde kullanılan etkili bir araç olarak kabul edilmektedir.
Hipnozun ilginç tarihçesini merak ediyorsanız, bu konuda hazırladığım videoyu izlemenizi tavsiye edebilirim:
Hipnozun İlginç Tarihçesi
Hipnozun ilginç tarihçesini merak ediyorsanız, bu konuda hazırladığım videoyu izleyebilirsiniz.
Telkin Nasıl Verilir?
Hipnoz indüksiyonu uygulandıktan sonraki aşama, davranış veya algıdaki gerçek değişikliği oluşturma aşamasıdır. Hipnoterapistiniz, telkin verirken bazı görsel imgeleme teknikleri ve özenle seçilmiş kelimelerden oluşan bir dil kullanacaktır. Telkinler genellikle semptom odaklı (bir semptomu gidermek için) veya keşif amaçlıdır (semptomların başlamasıyla ilişkili deneyimleri keşfetmek için).
Telkin edilen değişiklikler algı, duyum, duygu, hafıza, düşünce veya davranışlarda olabilir. Telkinler, kişinin telkin alma özelliklerine göre, direkt telkin veya dolaylı telkin şeklinde olabileceği gibi, imgelemeler içeren zihinsel egzersizler şeklinde olabilir. Hangi yaklaşımı kullanacağına, hipnoterapistiniz karar verecektir.
Örneğin: Hipnozla sigarayı bırakmak için, hipnoz altındayken sigara içme isteğini tetikleyen şeyleri belirlemeyi, değişmenin olumlu yollarını öğrenmeyi, değişimi gerçekleştirmek için kaynaklarız olduğunu anlamayı, sigara içme döngünüzü bozmayı, sigara isteğine daha işlevsel bir yanıt vermeyi, farkı fark etmeyi ve davranış değişikliğini gerçekleştirmeyi öğrenirsiniz. Bu konuda telkin verirken örneğin; arkanızdaki bir aynada eski ciğerlerinizi siyah, hastalıklı olarak hayal etmeniz ve önünüzdeki bir aynada da yeni sağlıklı ciğerlerinizi, tertemiz sağlıklı olarak imgelemeniz için bazı görsel imgeleme yönlendirmeleri yapılabilir.
Hipnoz Nerelerde Kullanılır?
Hipnoz; tutumları, algıları ve davranışları değiştirmenize yardımcı olabilir. Hipnoz, aşağıdakilerle sınırlı kalmamak üzere bir çok tıbbi ve psikolojik sorunun tedavisinde etkili olabilmektedir:
- Kaygılar, Anksiyete bozuklukları
- Korkular ve fobiler
- Sigara bırakma
- Uykusuzluk
- Panik ataklar
- Stres bozuklukları
- Öfke problemi
- Obezite, kilo verme,
- Depresyon,
- Uçak korkusu,
- Kedi korkusu,
- Sosyal kaygı bozukluğu,
- Panik bozukluk,
- Travmalar,
- Affetme, yas, kayıp, ayrılık acısı
- Özgüven ve özsaygıyı yükseltme,
- Negatif duygulardan arınma
…ve daha bir çok konu, hipnoterapinin faydalı olabildiği alanlardır.
Hipnozla İlgili Sık Sorulan Sorular
Hipnozla ilgili kısa sorular ve cevaplar
Hipnoz, kaygı bozuklukları, stres azaltma, sigara gibi bazı kötü alışkanlıklardan kurtulma, yeme bozuklukları, kilo problemi, fobiler, depresyon ve özgüven artırma ve benzeri bir çok konuda tamamlayıcı terapi olarak kullanılabilir.
Hipnoz, yüksek konsantrasyon, yoğun odaklanma ve derin gevşeme halinde deneyimlenen özel bir zihin durumunda bilinç dışı düzeyde değişim sağlamaya yarayan terapötik bir uygulamadır. Hipnoz indüksiyonları ile yapılır. Bir hipnoterapist rehberliğinde yapılabildiği gibi kendiliğinden de oluşabilen bir zihin durumudur.
Hipnoz, zeka geriliği olanlara, şizofreni, bipolar bozukluk (mani evresinde), psikoz gibi bazı rahatsızlıkları olanlara ve hipnoz sürecine uygun olmayan kişilere uygulanmamalıdır.
Hipnozla hafıza silinemez. Kısa süreli amnezi yaratmak mümkün olsa da hipnozla hafızayı kalıcı olarak silmek mümkün değildir.
Hipnoz güvenlidir. Ancak klinik konularda sadece eğitimli klinik psikolog veya psikiyatrist hipnoterapistler tarafından yapılmalıdır. Doğru konularda, doğru kişilere ve uzman kişiler tarafından yapıldığı sürece, hipnozla zarar görmek olası değildir. Hipnozun güvenliği konusunda yapılan bir çok bilimsel araştırma, sağlıklı kişiler için hipnozun güvenli olduğunu göstermektedir.
Din İşleri Yüksek Kurulu’nun açıklamasına göre birey tedaviye rıza gösteriyorsa ve hipnozu uygulan kişi konunun uzmanı ise hipnoz ile tedavi olmakta dinen bir sakınca yoktur. Bu sadece hipnoz için değil, tüm terapi ve tedavi yöntemleri için geçerlidir.
Hipnoz sırasında bireyler unuttukları bazı hatıralarını hatırlayabilirler. Ancak bu hatıraların doğruluğu ve objektifliği kesin değildir. Zira zihin konfabulasyon özelliği nedeniyle belli bir hatıranın içeriğini değiştirebilir ya da yanlış hatıralar da üretebilir.
Hipnoz seanslarının süresi, amaca, terapistin kullandığı yönteme ve kişinin hipnoza verdiği yanıtına bağlı olarak değişebilir. terapi amaçlı bir hipnoz seansı genellikle 30 dakika ile 1 saat arasında sürebilir.
Hipnozun etkililiği ve kaç seans gerektiği kişiden kişiye göre değişir; seans sayısı, bir çok değişkene bağlıdır. Seans sayısını önceden bilmek mümkün değildir. Bir çok konuda genellikle ortalama 4 ila 8 seans arası sürebilir ancak duruma bağlı olarak daha az ya da fazla seans gerekebilir.
İnsan faktörünün söz konusu olduğu hiçbir yöntem %100 garanti vaat edemez. Bazı kişiler daha fazla fayda görürken bazıları daha az fayda görebilir. Tüm yöntemlerde olduğu gibi hipnozun etkililiği ve ihtiyaç duyulan seans sayısı da bireyden bireye farklılık gösterebilir.
Hipnoz seans ücretleri bulunulan şehre, terapistin uzmanlık düzeyine, bölgeye, seans sayısına ve süresine bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Hipnoz seansları konudan bağımsız olarak, genellikle seans başı ücretlendirilir.